Kötü giden onlarca gösterge sayılabilir, onlarca bahis sıralanabilir. Hele iktisat dışındaki alanlar da katılırsa sayı katlanır.
Yalnızca iktisadın bir ayağına, kur muhafazalı mevduata bakınca bile inanılmaz bir yük birikmekte olduğu ortada.
BDDK tarafından dün açıklanan datalara nazaran kur muhafazalı mevduat 14-20 Nisan haftasında 89 milyar lira daha arttı ve 1 trilyon 980 milyar liraya yükseldi. KKM yükü Daimi ve süratli bir formda artıyor. KKM’de, TL cinsi açılan hesaplar için de nema tavanının kaldırıldığı nisan ayı başından sonraki üç haftada 279 milyar lira artış yaşandı.
Hatırlanacaktır, bir Aralık azalma eğilimine giren KKM, 6 Ocak’ta 1 trilyon 370 milyar liraya gerilemişti. Çabucak ocak ayının sonuna hakikat DTH dönüşümlü hesaplardaki nema tavanı kaldırılarak Önlem alınmıştı. İşte 6 Ocak’tan 20 Nisan’a kadar geçen üç buçuk ayda kaydedilen artış 610 milyar lirayı buldu.
Yük her gün artıyor
2021’in aralık ayında icat edilen KKM, ağrıyı dindirme, yangını söndürme gayeliydi, o günden bu yana epey de işlevi oldu. lakin bilindik bir mevzudur; Şayet bir hastaya Fazla uzun müddet morfin tedavisi uygularsanız, muhakkak bir Vakit geçince hastada Öbür ezalar çıkmaya başlar.
Karaciğerde, teneffüs sisteminde… Bu kadarla kalsa güzel, hasta morfin bağımlısı da olabilir.
Bizim iktisadın kur muhafazalı mevduat bağımlısı olması üzere…
Neredeyse 2 trilyon liraya ulaşmış Aka bir yük Mevcut ortada. Bir anda kaldıramazsınız, kesemezsiniz! Vakte yaymak durumundasınız.
Liralaşmaymış!
Birkaç gün Evvel de vurguladım. Tutup bu uygulamaya bir de liralaşma dediler, evet liralaşma!
Zarar ettiği halde Türk parası cinsinden tasarruf etme alışkanlığında olanı bile adeta yoldan çıkarıp elindeki parasını dövizin getirisine endeksleyip sonra da buna liralaşma dediler! Ve hala demeye devam ediyorlar.
Bu liralaşma değil, dolarizasyonun dik alası!
İşte gelinen 2 trilyon liralık seviye… Problem o kadar Aka ki. Bugünkü kurla yaklaşık 100 milyar dolar.
Dövizin artışını durdurmadan, artış yaşanacağı algısını kırmadan bu hesapları tasfiye etmeye kimse niyetlenemez bile. Yani kucağımızda pimi çekilmiş bir bomba var.
100 milyar doların esasen yarısı, döviz. O da iddia, zira ayrıntı devlet sırrı üzere saklanıyor. Kalan yarısı da dövize yönelmesin diye adeta “yoldan çıkarılan” ve dövize endeksli hale getirilen Türk parası. Bu paranın sahipleri dövizin getirisine alıştıktan sonra yine TL’ye dönmek ister mi?
Morfin güzel geldi de…
Sağlıklı birini bile bile hasta et, sonra güzelleştireceğim diye morfini daya, artık de hasta morfin bağımlısı oldu, ne yapacağım diye düşün!
Aslında bunlara yol açanın pek düşündüğü de yok da, o da farklı.
Bu hasta diğerlerine sıkıntı oldu. Pimi çekilmiş o bombanın nasıl tesirsiz hale getirilebileceğinin sıkıntısı diğerlerine düştü.
Faizde nihayet yüzde 8.50 kararı mıydı?
Merkez Bankası’nın siyaset faizi marttan sonra nisanda da değiştirilmedi ve yüzde 8.50’de bırakıldı.
Politika faizindeki nihayet yüzde 8.50 kararını dün görmüş olabiliriz.
Para Siyaseti Konseyi’nin bir sonraki toplantısı 25 Mayıs’ta. Şayet Cumhurbaşkanı seçimi 14 Mayıs’ta sonuçlanırsa 25 Mayıs toplantısında Fazla farklı bir karar alınması gündeme gelebilir.
Farklı karar dedimse bu sadece millet İttifakı’nın seçimi kazanması durumunda Laf konusu olacak değil, o denli görülmemeli. Seçimi Cumhur İttifakı kazanırsa da 25 Mayıs’ta artık yüzde 8.50 nema göremeyebiliriz. Bakmayın siz faizin artırılmayacağına dönük telaffuzlara. “Dün o denli söylemiştik lakin bugün şartlar değişti” der gerekirse faizi artırırız da… Hem güya geçmişte artırılmadı mı!
Seçimi millet İttifakı kazanırsa zati Fazla farklı bir yaklaşım sergileneceği ortada. lakin 25 Mayıs’a kadar vazife Çağ teslimi yapılır mı, onu bilemeyiz.
Ancak o denli görünüyor ki Merkez Bankası Nakit Siyaseti Konseyi siyaset faizinde yüzde 8.50’yi dün güya nihayet Kez açıkladı.
Yorum Yok